Kekova bölgesi adını Kekova adasından alıp Üçağız köyü, Simena, Kaleköy ve Batık Şehir civarını kapsar. Kekova ziyaretiniz boyunca Likya yolunda yürüyüş turlarına katılabilir, 300 m yüksekten tam bir görsel şölen sunan Kale´yi ve etrafındaki kral mezarlarını ziyaret edebilir, tekne turlarına katılabilirsiniz. Her biri cennetten bir köşe olan Akdeniz´in en temiz koylarında demirleyip denize girebilir, Kekova ´da yüzyıllar önce sular altında kalan batık şehirde gezerken su altındaki gizemli şehrin kalıntıları ile tarihe tanıklık edebilirsiniz.
Soğuksu
Soğuksu
Soğuksu ayrı bir güzel. Ulaşmak için sadece 15 dakikalığına bir seyahat gerekiyor. Hava sıcaklığı kaç derece olursa olsun daima kaynayan bir soğuk su kaynağından bir kova su ile kendinize geliyorsunuz. Su kaynağı sağınızda kalıyor. Yanınızda getirdiğiniz bir içecek de oradan alabileceğiniz içecek de burada donma noktasına yaklaşıyor. Çardakta bir gözleme keyfi ya da buz gibi bir ayran kendinize getiriyor sizi. Yüzmeyi severseniz ve biraz açılırsanız neden buraya soğuk su denildiğinin sadece sağ tarafınızdaki kaynaktan ibaret olmadığını anlayacaksınız.
Tersane
Tersane
Yine bir tekne yolculuğu... Ancak bu seferki eski bir halk, eski bir medeniyet yolcuğuna. Yolculuk çok uzun değil sadece 20 dakika. Ama oluşan düşüncelerini kaleme almak nerden baksanız uzun yıllar alabilir. Neredeyse ilkel diye düşündüğümüz bir medeniyetin kurmuş olduğu tersane, inanılmaz bir stratejik noktada. İlk aklınıza gelen su altında kalmış bir medeniyetin o andaki teknolojisi. Sonra yaptığı gemilerin hayali düşünülüyor ister istemez. Daha sonra yok oluşlarının bilinmezliği ve yok olmasalardı...Onlarca gemi yapımında kullanılan ya da bu konuda yardımcı malzeme üreten dükkanlar su altında. Ve siz onların üzerinden yine bir tekne ile geçiyorsunuz.
Batık Şehir
Batık Şehir
Tersaneye gitmeden önce 10 metrelik tekne ile üzerinden geçtiğiniz bir yerleşim gibi geliyor sadece, oysa uygarlıklar ve medeniyetler zincirinin önemli halkalarından birini oluşturan bu ırk burada yaşamıştı. Belki de daha fazla. Evleri, çatıları, kapıları, merdivenleri... Her şey su altında olsa da su üstünde olan bir çok şey var.Az önce üzerinden geçtiğiniz bir kalıntı belki bir okuldu, belki de sadece bir ev. bu soru aklınızdan silinmeyebilir.Ama görülmeye değer...
Salyangoz Koyu
Salyangoz Koyu
Bu gezi biraz uzun sürecek. Diğerlerine nazaran... Orada bir tek sizsiniz. Ne bir kimse, ne bir uygarlık ne de herhangi bir insanoğlu eli değmiş bir yapı. Bu da Salyangoz koyunun cazibesinden biridir. Akdeniz´e uzanan tek kapısı labirent gibi. Kolay bulunan bir yer olmadığından sadece bilmek zorunda kalanların bildiği bir koy olsa gerek. Denizi hiç bu kadar duru görmediniz. Ve bu renk ahengini hiç bir palette keşfedemedi hiçbir ressam. Yine abalıklar dans etmekte suyun en fazla 5 metre altında. Ama gözlerinizin önünde.
Aperlai
Aperlai
Şehri kuşatan rektogonal ve poligonal tekniklerin kullanıldğı, kulelerle takviye edilmiş surun dışındaki tüm yapı kalıntıları Bizans ve sonrası dönemlere aittir. Karadan ise Kılıçlı´da bulunan Apollonia antik kenti görülerek ulaşılabilir.
Kale Köyü
Kale Köyü
Pansiyonumuzun hemen yukarısında eski uygarlıklardan kalan bir kale. Belli ki her taşı bir emeğin eseri. Sanata duyarlı olmalılar ki ilk önce inşa edilen bir anfi tiyatro mevcut. Su kuyuları, burçları... Tırmanış gerektiren bir yürüyüş sonrası tanışabileceğiniz bir yapı. Keşke bir zamanında çalışmış ustası olsa da anlatsa da bize yaşadıklarını diye bir cümle geçiyor aklınızdan. Kekik satan rehberlerin cümleleri ardından. Kral mezarlarına bu kadar yaklaşmamıştınız hiç bir zaman.Ve bugünkü teknolojiyle bile yapılması zor mezarları incelemek için yaklaşıyorsunuz onlara. Sağınızda bir ömür bıkmadan seyredebileceğiniz bir manzarayı terk ederken.
Kekova
Kekova
Kaleköy yarımada şeklinde olup, ulaşımı teknelerle sağlanmaktadır. Lykia Birliği´nin bir üyesi olan kentin tarihi M.Ö. 4.yüzyıla kadar inmektedir. Simena´da da Theimiussa gibi hem karada hem su altında kalıntılar bulunmaktadır. Olağanüstü güzellikteki tarihi ve doğal peyzaj, pırıl pırıl mavi bir deniz gezenlere mutlu saatler yaşatmaktadır.Oldukça sağlam durumdaki ortaçağ surlarının oluşturduğu iç kalede evler ve 19. yüzyıl gezginlerinin gördüklerini bildirdikleri günümüzde çok az sayıda blok taşı kalmış bir tapınak kalıntısı bulunmaktadır. Simena´da en ilginç kalıntı oturma sıraları doğal kayaya oyularak yapılmış tiyatrodur. Lykia´daki tiyatroların en küçüğüdür. Kıyıda harap durumdaki hamam, Lykia tipi kaya mezarları ve lahitleri, Roma dönemi duvar kalıntılar da görülebilen kalıntılardandır.
Kral Mezarları
Kral Mezarları
Heryerde karşınızdalar. Kaş girişinden Kale manzarasına, Üç Ağız köyünden Pansiyonumuza gelirken göreceğiniz yarı su altındakinden tamamen su altındakilere kadar dikkatinizi çeken adete bir semboldür. Yaşarken neler yaptıklarını bilmesekte kendinizi merak etmekten alamazsınız. Değişik konumlarda yapılandırılmış bu mezarlar sırları kendilerinde, kendileri hemen yanınızda.Üzerlerindeki işlemeler kendilerini diğerlerinden ayıran semboller bir şeyler anlatmak isterler gibi.